Soluk bir sonbahar güneşi boyunca süzülürken, serin bir rüzgar, ağaçlardan dökülen kırmızı, kahverengi, sarı başlayan yerlerde sürüklüyordu. Yaprakların, ilkbahardaki yeşil halleri Sinan'ın yeteneğine geldi. Bu karşılaştırma ona, bu kente ilk gelişindeki ve mevcut hâlini düşündürdü.
Odada donmuş bir sessizlik vardı. Sadece kendi nefesini duydu. Antreye geçti. Salona doğru bakım gözleri duvardaki aynaya eklenir. Yüzü solgundu. Gözlerinin altında mor halkalar ciltleritu. Bütün bunları, buna çekenlerin somutlaşmış bir ifadesiydi. Kendisindeki bu hızlı değişim ilk kez fark etti. "Ne kadar da kendime yabancılaşmışım" diye düşündüm.
Bugüne kadar yaşadığı acıların üzerine bir sünger çekip, anı yaşamanın hazzını tatmak istedi. Ruhunu bu kayıtlı dosya için, neşeli bir şarkı parçaları başladı. Ama nafileydi. Çünkü aynadaki yüz bu şarkıdan hiç etkilenmiyor, hüznü barındırmaya devam ediyor….